Taş gelgit savaklarıyla bağlantılı balıkçılık, ritüel veya diğer toplumsal faaliyetlere ilişkin geleneksel ekolojik bilginin belgelenmesi
Taş gelgit savaklarının sualtı kültürel mirası aslında yerel bir balıkçılık mekanizması olarak doğmuştur. Süreçler, yerel kıyı topluluklarının üyeleri tarafından ortaya çıkarılan zengin bir yerel geleneksel ekolojik bilgiye dayanmaktadır. Geleneksel olarak, yerel topluluklar taş gelgit savaklarını ilkbahar gelgiti sırasında ayda iki kez kullanmaktadır; bu gelenek yerel halk tarafından aşırı avlanmayı önlemektedir. Gelgitin yüksek olduğu zamanlarda ise bazen balık havuzları olarak işlev görüyorlardı.
Örneğin, balıkçılık yapılmayan dönemlere ve plaj açma törenleri gibi balıkçılıkla ilgili ritüel faaliyetlere ilişkin geleneksel ekolojik bilgi, kıyı topluluklarında yaygın olarak gözlemlenmektedir ancak antropologlar veya arkeologlar tarafından düzgün bir şekilde kaydedilmeden hızla yok olmaktadır. Taş gelgit savakları tayfunlar ya da yüksek dalgalar tarafından kolayca kırılabildiğinden, geleneksel bilgiye dayalı ve topluluk tarafından yönetilen onarım çalışmalarına sık sık ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak taş gelgit savaklarının terk edilmesi durumunda hem toplumsal ruh hem de geleneksel ekolojik bilgi yok olacaktır.
Her kıyı topluluğunun sahip olduğu geleneksel ekolojik bilgi, yalnızca taş gelgit savaklarının korunması için değil, aynı zamanda refahları için de anahtardır. Taş gelgit savaklarından elde edilen deniz ürünleri, ithal konserve veya işlenmiş gıdalara kıyasla sürdürülebilir ve daha sağlıklıdır.
Üniversiteler ve kıyı toplulukları arasındaki resmi ve gayri resmi ortaklıklar yoluyla, genç nesillerin bu tür bilgilerle eğitilmesi, geleneksel ekolojik bilginin korunmasında önemli başarı faktörlerinden biridir.
Taş gelgit savakları kıyı toplulukları için refah ve sürdürülebilirlik sağlamakta ve belgeleme çalışmaları uzun vadede yerel kapasite ve sosyal sermaye oluşturulmasını desteklemektedir.
Bunlar ve ilgili geleneksel ekolojik bilgi hakkında veri toplanması hem sahada hem de arşiv ve kütüphanelerde yapılmaktadır. İkincisine gelince, birçok topluluk modernleşme ve küreselleşme nedeniyle geleneklerini kaybettiğinden, bu tür bilgiler yalnızca yazılı arşiv belgelerinde mevcut olabilir.