Doğal kaynakları etkin bir şekilde korumak ve sürdürülebilir kalkınmayı kolaylaştırmak için, toplumların ve hükümetlerin ÖA'ları ve doğal kaynakları kalkınma sektörlerinin ve yerel toplulukların kuşatması altındaki kaynaklar olarak değil, ekonominin üretken birimleri olarak görmeleri için algıda bir değişim meydana gelmelidir. Aşağı Mekong ülkelerinde tutumlar değişmekte ve hükümetler ÖA'ları, sağladıkları kalkınma faydaları için dikkatle korunan ekonomik varlıklar olarak algılamaya başlamaktadır. Bu değişim halen devam etmekle birlikte, hükümetler ÖA'larda tutulan doğal sermayenin düzenli olarak envanterinin çıkarıldığı ve sonuçların GSYİH ve bütçelere yansıtıldığı bir duruma doğru ilerlemektedir. Üye devletler, ÖA'lara ve doğal sermayeye yatırım yapmanın, kalkınma ve ekonomik büyüme için hayati önem taşıyan ekosistem hizmetlerini üretmeye devam etmeleri için kaynakların sürdürülmesini, restore edilmesini ve genişletilmesini sağladığının farkındadır.
Bu yapı taşının başarılı olabilmesi için vatandaşların ve endüstrilerin doğal kaynakların korunmasından ve KA ağlarının genişletilmesinden doğrudan fayda sağlaması gerekir. Doğrudan faydalar su filtreleme, sel kontrolü, balıkçılık üretimi vb. şeklinde olabilir. Eğer vatandaşlar ve endüstriler doğrudan fayda sağlamazlarsa, ÖA'ların genişletilmesindeki değeri göremeyeceklerdir. Başarı aynı zamanda hükümetlerin ÖA'ların ve kaynaklarının bakımı ve genişletilmesi için mali yatırım yapma taahhüdüne de bağlıdır.
Tüm ÖA'ların değerlerinin, yıllık ve uzun vadeli bütçe sunumlarında iletilebilecek ekonomik terimlerle ifade edilmesi gerekir. Değerlemeler, ÖA yönetim planlarının ve ÖA'ları etkileyen kalkınma teklifleriyle ilişkili çevresel değerlendirmelerin bir parçası olmalıdır.
Her sektörün, ÖA'lardan elde ettikleri veya edebilecekleri kalkınma faydalarından haberdar edilmesi gerekmektedir.
Bu faydalar ve bunların sürdürülmesi, sektör planlarında ve bütçelerinde kabul edilmelidir.
Destekleyici ekonomik politikalar ve araçlar gerektiren faydalanan veya kullanan öder yaklaşımının tüm sektörlerde daha sistematik bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Lao hidroelektrik vergileri gibi halihazırda yürütülen pilot uygulamalar tutarlı bir şekilde uygulanmalı ve komşu ülkelerde de tekrarlanmalıdır.
ÖA'ların kullanıcılarının yönetim ve koruma süreçlerine dahil olmaları gerekmektedir. Belirli alanlar, kaynaklar ve erişim hakları ile ÖA'ların sağladığı hizmetler ve ürünlerle ilgili yeni işbirlikçi yönetim yaklaşımları gerekecektir.
Tüm bu yeni yönelimlerin altında, PA yöneticilerinin kapasite, beceri ve bütçelerinin geliştirilmesi ihtiyacı yatmaktadır.